Kaymakamımız Faruk Erdem’in ilçemizdeki iki yıllık görev süresinin dolmasının ardından 20 Ağustos 2017 tarihinde yayınlanan İçişleri Bakanlığı Mülki İdare Amirleri Yaz Kararnamesi ile Erzurum’un İspir ilçesine Kaymakam olarak atanması nedeniyle Kaymakamımız onuruna Reşadiye Belediyesi tarafından veda yemeği düzenlendi. Veda yemeğine Kaymakamımız Faruk Erdem, eşi Mehtap Erdem, Yargıtay üyesi Oktay Erdoğan, Belediye Başkanı Cemil Kılıç, Hakim-Savcılar, Belde Belediye Başkanları, daire amirleri, siyasi parti temsilcileri, STK başkanları, belediye ve il genel meclis üyeleri ile köy ve mahalle muhtarları katıldı. Veda yemeği sonrası ilçe müftüsü Necmettin Saydan'ın yemek duası yapması akabinde Kaymakamlık Yazı İşleri Müdürü Ali Yıldız konuşma yaptı. Konuşmasında Kaymakamımızdan bahseden Yıldız, kendisine meslek hayatında başarılar dileyerek, ailesi birlikte mutlu ve huzurlu bir hayat dileyerek konuşmasını tamamladı. Daha sonra konuşmasını yamak üzere kürsüye gelen Belediye Başkanı Cemil Kılıç ise Kaymakamımızla ilçemizdeki iki yıllık görev süresinde uyumlu ve verimli bir çalışma içerisinde olduklarından bahsederek, kısa sürede üç seçim ve bir hain darbe girişimi yaşadıklarını, bu süreci ilçe yöneticileri olarak başarılı bir şekilde atlattıklarını söyledi. Ayrıca Kaymakamımız ve ailesini mahallelerinin birer evladı olarak gördüklerini söyleyen Belediye Başkanı; Kaymakamımıza ve ailesine bundan sonraki hayatlarında başarı ve mutluluklar diledi.
Konuşmalarını yapmak üzere kürsüye gelen Kaymakamımız Faruk Erdem Konuşmalarına, “Allah'a hamd olsun kazasız belasız bitiriyoruz. Daha önce görev yaptığım yerlerden Hemşin yöresindeki bir ezgide 'Geldi ayrılık vakti yine deşildi yürek' diyor. Ayrılık vaktimiz geldi, her ayrılış aslında yeni bir varoluştur. Ama ayrılıklar da zordur. Çünkü kaldığımız süre içerisinde arkadaşlıklar dostluklar ediniyoruz, bir şeylerimizi paylaşıyoruz. Karşılıklı olarak unutulmaz hatıralarımız oluyor. ” ifadeleri ile başladı.
“REŞADİYE’DE ÇOK GÜZEL İZLENİMLER EDİNDİK, TECRÜBELER KAZANDIK. BURANIN ADETİNİ, KÜLTÜRÜNÜ, GELENEĞİNİ ÖĞRENDİK”
Anadolu'nun saf temiz insanlarının yaşadığı bu coğrafyada güzel izlenimler edindiklerini, tecrübeler kazandıklarını, buranın adetini, kültürünü, geleneğini, göreneğini öğrendiklerini ve çok memnun olarak ayrıldıklarını ifade eden Kaymakamımız; “Biliyorsunuz Tokat çok önemli bir coğrafya. Tokat’la ilgili olarak Hz. Mevlana 'Tokat'a gitmek gerekir. İklimi ve insanları mutedildir' diyor. Biz Tokat'a geldik, ama gezmeye gelmedik. Buraya göreve geldik ve Reşadiye'de bizzat yaşadık. Çok güzel izlenimler edindik, tecrübeler kazandık. Buranın adetini, kültürünü, geleneğini, göreneğini öğrendik. Anadolu'nun saf ve temiz insanlarının yaşadığı bu coğrafyadan çok memnun olarak ayrılıyoruz. Yine Tokat için Evliya Çelebi Seyahatnamesinde 'Alimler konağı, fazıllar yurdu, şairler yatağı” diyerek iltifat ediyor. Ben, bir programda hitapta bulunurken Reşadiye için emin ve güvenilir insanlar beldesi demiştim. Bunu da bir örnekle açıklamıştım, müsaadenizle kısaca tekrar bahsetmek istiyorum. Biliyorsunuz Tozanlı Bölgesi'nin Hamamcıları meşhur. Türkiye'de hamamcılar nereden çıkar diye sorulsa, insanlar Tokat diyor. Bölgeyi biraz daha bilenler Reşadiye diyor. Daha iyi bilenler ise Tozanlı olduğunu söylüyor. Neden bu böyle imiş? Zamanında padişahlar hamama gittiğinde en savunmasız halde olduğu için en güven duyabileceği insanları istemiş. Onlara Reşadiye’den hamamcıları önermişler. Reşadiye’de hamamcılık kültürü böyle bir gelişme gösteriyor. Bir diğer örnek ise yaşı 50 civarında olanlar veya daha fazla olanlar biliyordur, bunu bizzat tecrübe etmiştir. Eskiden arabanın olmadığı zamanlar Tozanlı vadisinden bir minibüs Reşadiye’ye geleceği zaman yol kenarına insanlar siparişi ve parasını minibüsçüye bırakırlarmış. Minibüsçü de yol kenarından o siparişi, parası ile birlikte alır, dönüşte de siparişini ve para üstünü aynı yere bırakırmış. Sipariş sahibi bazen saatler sonra, bazen bir gün sonra gelir yol kenarındaki siparişini para üstü ile birlikte alır köyüne gidermiş. Yol kenarında bekleyen paraya ve siparişlere kimse dokunmaz, hiç bir şey olmadan siparişler sahibi tarafından teslim alınırmış. İşte burası böyle emin ve güvenilir insanların yurdu. Gerçekten ben müteaddit defalar söyledim dedim ya burası has Anadolu kültürünü sonuna kadar, iliklerine kadar hissettiğim çok ender yerlerden bir tanesidir” şeklinde duygularını ifade etti.
“ALLAH’A HAMD OLSUN, BÖYLE BİR YERDE GÖREV YAPTIĞIM İÇİN KENDİMİ ŞANSLI HİSSEDİYORUM”
Bundan sonraki görev yerlerinde de çeşitli tecrübeler edineceğini söyleyen Kaymakamımız, Tokat genelinin insani değerlerin had safhada olduğu bir yer olduğunu bir kez daha böyle bir yerde çalışmayı veya yolunun Tokat'a düşmesini çok istediğini ya da buradaki özelliklerin olduğu bir başka coğrafyada çalışmayı çok istediğini belirterek; “Allah'a hamd olsun böyle bir yerde görev yaptığım için kendimi şanslı hissediyorum. Tabii bizler, aslında dünyada sadece insanlar değil her şey gittiği yerde izler taşıyor. Netice itibari ile bir köpek bile çamurda yürüse çamura iz bırakıyor, kuş kanat çıktığı zaman havada rüzgarı oluyor, iz bırakıyor. Kağıda yazıyoruz, iz bırakıyoruz. İnsanlar bulunduğu yerlerde arkadaşlıklar dostluklar ediniyor. İnsan zaten başlı başına çok özel bir varlık, o da izler bırakıyor. Reşadiye’den çok güzel izler aldım ve burada karşılıklı olarak çok güzel gönül bağımız oluştu. Ben bunu ömrümün sonuna kadar unutmayacağım” ifadelerini kullandı.
“İNSANIN DÜNYADAN DAHA BÜYÜK OLDUĞU DÜŞÜNCESİ İLE İNSANI TEMEL ALARAK HİZMET ETMEYE ÇALIŞTIK”
Görev yaparken Kanuni Sultan Süleyman’ın “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” şiarını düstur edinerek hareket ettiklerini, her şeyin temeline insanı koyduklarını belirterek konuşmalarına devam eden Kaymakamımız; “Bazen dünyanın çok büyük, insanın ise çok küçük olduğu yanılgısı içerisine düşüyoruz. Aslında tam tersi dünya çok küçük. 2 yıl burada görev yaptım. 2 yıl, insan ömründe aslında çok kısa bir zaman. Daha dün gelmişiz sanki. Bugün bir bakıyorum ki tayinim çıkmış. İşte böyle kısa bir ömürde dünyanın aksine insanın büyük olduğu düşüncesiyle, onu temel alarak her zaman hareket ettik. Burada her zaman insana dokunma gayesinde olduk. Gerek yaşlıları ziyaret ederken, gerek engellileri ziyaret ederken, kimsesizleri, yetimleri vs. ziyaret ederken, eşi vefat eden kadınları ziyaret ederken yani toplumun dezavantajlı gruplarında kimler var ise sadece Allah rızasını düşünerek hareket ettik. Bunları düzenli olarak ziyaret etmeye çalıştık. Çünkü biliyorsunuz yol yapıyoruz, köprü yapıyoruz... Ülke gelişiyor, su yapıyoruz, kanalizasyon yapıyoruz... Bunların hepsi oluyor, ama insana dokunmadığımız zaman, insanı ötelediğimiz zaman veya insanı ikinci plana aldığımız zaman bunun telafisi zorlaşıyor. Burada özellikle köylerde yaşayan dezavantajlı insanlar hepimizin akrabası, dedesi, amcası, teyzesi, dayısı... Bunlar ilgiye, en azından bir merhabaya, halinin hatırının sorulmasına ihtiyaç duyan insanlar. Bizim de yaşlılarımız var, onları da kendi yaşlılarımız, kendi çocuklarımız, kendi engellilerimiz olarak düşünerek hareket ettik. Namık Kemal Hürriyet kasidesinde 'Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten' diyor. Biz de usanmadan, gücenmeden bu konularda özellikle öncelik göstererek görevimizi ifa etmeye çalıştık” şeklinde düşüncelerini ifade etti.
“KAYIP ÇOCUKLARIMIZI ARAMA ÇALIŞMALIŞMALARINDA GÜNLERCE UYMADIK, ONLARI DA KENDİ ÇOCUKLARIMIZ BİLDİK”
Görev icabı tahditli olarak çalıştıklarını ifade eden Kaymakamımız; "Gittiğimiz yerlerde görevimiz süreli oluyor. Biz de buraya iki seneliğine gelmiştik. Adeta kaplumbağanın kabuğu sırtında olur ya, alır kendisini bir yerlere götürür. Biz de o hesap her şeyimizi yüklendik, Reşadiye limanından başka bir limana doğru yol alacağız" ifadelerini kullanarak, “Tabii burada biriktirdiğimiz hazineler, arkadaşlıklar, dostluklar, burada unutulmayanlar, yaşanmışlıklar oldu. Biz görev yaparken o çalıştığımız yeri mülki idare amirleri olarak çok fazla sahipleniyoruz. Yeri geliyor çalıştığımız yeri oranın insanından daha fazla biliyoruz. Mesela İskevsirli bir tanesi belki Tozanlıya geçmemiştir, geçse de köylerinden bazılarını bilmez; ama benim burada gitmediğim köy yok. Buranın birçok yaylasına, birçok mezrasına gittim. Yani birçok Reşadiyelinin görmediği yerleri ben birçok defa gördüm. Reşadiye'ye geldiğimiz zaman, o senenin sonunda burada hepimizin malumu olan kayıp çocuklar meselesi oldu. Günlerce uyumadık, kaybolan çocukları kendi çocuğumuz bildik. Buradaki diğer arkadaşlarımızla beraber gerçekten gözümüze uyku girmeden çalıştık, yorulduk. Var gücümüzle neticeye erer miyiz diye çalıştık, şu ana kadar bir sonuç alamadık; ama biz görevimizi yaptık. İnşallah bu çocuklarımız bulunur. Tabi bu çocuklar yüreğimizde bir acı olarak duruyor. Yine aynı şekilde geçen sene çok ciddi bir kış oldu. D100 karayolu kapandı. Burayı açmak için arkadaşlarımızla çıktık karın içerisinde arabanın gitmediği yerlerde yürüdük, ayaklarımız ıslandı, ondan sonra hasta olduk. Ama hiç gocunmadık, hiç geri durmadık. Vazifemizdir dedik, görevimizdir dedik, 780 bin kilometrekare vatan toprağının hepsi bir dedik. Yine Bereketli'de yaylada rüzgar türbinlerinin olduğu yerde kışın mahsur kalan arkadaşlarımız oldu. Gecenin bir yarısı erişmek için kalktık gittik, ölüm tehlikesi atlattık. Çığın altında kalabilirdik, ama gittik o arkadaşlarımıza da ulaştık. Bunların hepsini zevkle yaptık. Bütün bunları sahiplenme duygusu dediğim için örnek olarak anlatıyorum. Tabi biz bunları yaparken belki bir kısmımız uyuyordu, belki bir kısmımız farkında bile değildi. Ama diyorum ya o sahiplenme duygusu... İşte o duygu Malazgirt'ten 1071'de Sultan Alparslan Anadolu’ya nasıl girdiyse, bu mübarek toprakları özellikle ilk sürekleri ile beraber fütühat ruhu ile nasıl bize bıraktıysa, şu anki 780 bin kilometrekare son cumhuriyetimiz ile beraber, aynı coşkuyla aynı heyecanla istikbalimiz olarak gördüğümüz bu topraklarda biz de her zaman bu heyecanla çalıştık. Atatürk'ün göstermiş olduğu çağdaş medeniyetler seviyesini yakalamak ve insanımıza yaşatmak için, hep bu gayretin içerisinde olduk” değerlendirmesinde bulundu.
“BU TOPRAKLARIN ALTINDA ASLINDA ÜSTÜNDE YAŞAYANLARDAN ÇOK DAHA FAZLASI VAR”
Bu mübarek toprakların şehitler diyarı olduğunu söyleyen Kaymakamımız konuşmasına; “Yahya Kemal Beyatlı zamanında bir konuşma yaparken 80 milyonluk vatanımız diyor. Hemen uyarıyorlar kendisini. 80 milyon değil, 27 milyon diyorlar; ama konuşmasına 80 milyon alarak devam ediyor. Yine uyarıyorlar, ama o yine aynı şekilde devam ediyor. Konuşması bittikten sonra 'neden 80 milyon dedin?' diye soruyorlar. Yahya Kemal Beyatlı cevap olarak; 'sizin gördüğünüz 27 milyon. Aslında bu toprakların altında yatan üstündekilerden çok daha fazla' diyor. İşte bu topraklar bunun için mübarek topraklardır. Bu toprakların insanları mübarek insanlardır. Bundan dolayı burada hizmet etmekten, bu insanlara hayatı kolaylaştırmaktan büyük zevk aldım” ifadeleri ile devam etti.
“İNSANIMIZ DAHA İYİ HİZMET ALSIN, KAMU KAYNAKLARI HEBA OLMASIN, YAPILAN HİZMETLER YERİNE GİTSİN DİYE HİZMET YAPTIK”
Yazı İşleri Müdürünün konuşmalarında Kaymakamımız için 'kamu harcamalarında çok titiz ve dikkatli idi' sözlerine açıklık getiren Kaymakamımız; “Ali Bey'in sözlerinde ifade ettiği 'Kaymakamımız titizdi, araştırıyordu, harcarken dikkat ederdi' sözleri var. Bir harcama yaparken titiz olmak aslında biraz da işi zorlaştırmak demektir. Ama netice itibariyle insanımız daha iyi hizmet alsın, kamu kaynakları heba olmasın, yapılan hizmetler yerine gitsin, insanımıza daha faydalı olsun, insanımız daha fazla faydalansın diye titiz davrandık. Mesai içerisinde zaman zaman belki gergin anlarımız oldu, belki mutlu anlarımız oldu, stresli zamanlarımız oldu. Burada Faruk Erdem olarak değil, ben Kaymakam olarak yani Kaymakam Faruk Erdem olarak, aynı şekilde karşıdaki arkadaşlar da mesai arkadaşlarım olarak vardı. Olaya bu açıdan bakmanızı istiyorum. Bunları tamamen söylemiş olduğum gibi kamunun, devletin işleyişinde nasıl daha iyi olur, nasıl daha iyi noktaya gelinirin bir yansıması olarak değerlendirmek lazım. Burada çok güzel dostluklar edindik, çok güzel arkadaşlıklar edindik. Ailemle beraber güzel komşuluklarımız oldu, görüştüğümüz insanlar oldu. Gerçekten burada hiç sıkıntı yaşamadık, hiç kötülük gördüğümüz bir insan olmadı. Bizim buradan her daim memnun olarak ayrıldığımızı ifade etmek istiyorum. Kimse noksansız değil, Allah'ın süphan sıfatı var. Sadece yüce Allah noksansız. Muhakkak bizim de eksikliklerimiz oldu, uygulamalarımızda bizim de yapmak isteyip yapamadıklarımız oldu. Veya uygulamalarımızda hatalı, yanlış şeyler oldu. Ama hiçbir tanesi art niyet çerçevesinde olmadı” şeklinde düşüncelerini ifade etti.
Kaymakamımız konuşmasının sonunda veda yemeğinin düzenlenmesinde emeği geçen Yazı İşleri Müdürlüğü ve Belediye Başkanlığına teşekkür ederek katılımcılara hitaben; “Tabii burada çok kıymetli arkadaşlarımız var. Buraya gelemeyenler de var. Bu arkadaşlarımız burada olmasalar da gönüllerde her zaman birlikteyiz. Ben o arkadaşlarımıza da selam ediyorum. Ben buradan ayrıldıktan sonra da gönül bağımız muhakkak devam edecektir. Buraları unutmamız mümkün değil. Çok kıymetli BelediyeKaymakamımız Faruk Erdem’in ilçemizdeki iki yıllık görev süresinin dolmasının ardından 20 Ağustos 2017 tarihinde yayınlanan İçişleri Bakanlığı Başkanımız ilk geldiğimiz günden beri her anlamda, her zaman bizim yanımızda oldu. Kendisinden meslek hayatımda edindiğim tecrübeler oldu. İnsanlık anlamında hepimizin zaten takdir ettiği bir insan. Ben onun için kendisine hassaten teşekkür ediyorum. Yine daire amiri arkadaşlarımız onlarla beraber mesaimiz daha fazla oluyor, bizlere çok ciddi katkıları oldu. Bizler de çalıştığımız yerlerde tecrübeler ediniyoruz. Burada da bu noktada aldığımız önemli tecrübeler oldu. Ben onlarla da çalışmaktan onur duydum. Onlara da özellikle teşekkür etmek istiyorum. Yine aynı şekilde belediye başkanlarımız var kendileri ile uyum içerisinde çalıştık, hiçbir sıkıntı yaşamadık. Muhtarlarımız, her daim köylere gittiğimiz zaman vatandaşlarımızla beraber bize rehber oldu. Köylerimizin sıkıntılarını da onlarla elimizden geldiğince çözmeye çalıştık. Aynı şekilde siyasi parti temsilcisi arkadaşlarımızla ortak akıl ile işlerimizi çözmeye çalıştık, onlar da bizlere her daim yardımcı oldular. Burada özellikle Reşadiyeli Milletvekilimiz Coşkun Çakır'ın her daim desteğini gördüm. Sadece iş sürecinde değil, bunun dışında da kendisinden bir büyüğüm olarak edindiğim bir çok tecrübeler olduğunu ifade etmek istiyorum. Kendisine buradaki görev süresince yapmış olduklarından dolayı özellikle teşekkür etmek istiyorum. Çalıştığım iki tane değerli valim oldu, ikisinin de farklı özellikleri vardı. Onlardan da çok önemli şeyler gördüm, mesleki anlamda bana çok şey kazandırdılar, onlara da ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Aynı şekilde buradan ismini sayamadığım arkadaşlara, sivil toplum örgütlerine hepsine çok teşekkür ediyorum. Burada olamayanlara da benden selam iletiniz. Son bir teşekkürü de eşime yapmak istiyorum. Çünkü biz görev yaparken yeri geldi eve gidemedik, eve geldik çocuklar uyudu görüşemedik. Sabah kalktığımızda erken çıktık, çocukları yine göremedik. Küçük kızım Hilye bunları algılayamadığı için bana küstü. Durumu anlatamıyorsunuz, çocuk bunu farklı algılıyor, sanki kendisine tepkiliymişim gibi algılıyor. Onun için ailelerimiz de bizimle beraber bu işin zorluğunu çekiyorlar. Ben büyük bir teşekkürü de eşime etmek istiyorum” şeklinde konuşmalarını tamamladı.
Programın sonunda plaket taktimi ve hatıra fotoğrafı çekimi yapılarak program bitirildi.